top of page

Siyasal İktisat

Bir Tarih Felsefesi Temelinde Büyüme Merkezli Makroekonominin Eleştirisi

Giriş'ten
Tadımlık...

...Dolayısıyla, toplumsal yapıda ekonomik ilişkiler setinin etkilerinin giderek derinleştiği ve genişlediği ve entelektüel girişimlerin özellikle, bu yapıyı eleştirmek ve ona ilişkin bir rahatsızlığı dile getirmek yerine, ona eklemlenmeye ilişkin akıl yürütmelerinin yaygınlaştığı pragmatik algı altında, açık olarak siyasal iktisadı yeniden ele almak gerekmektedir. Siyasal iktisadı eleştirel bir kategori haline getirerek ve mümkün olduğunca –ne ölçüde mümkünse- ideoloji yükünden arındırmak, hem “kabuller” ve hem de “eleştiriler” için genel bir değerlendirme çerçevesini oluşturmak mümkün hale gelir. Böylelikle, dünyaya yönelecek bir felsefenin, kaçınılmaz olarak bir “rahatsızlık” içerdiği sonucuna ulaşılır. Çünkü hiçbir bilgelik, dünyanın içinde bulunduğu durumdan tedirgin olmaktan uzak duramaz, durmamalıdır. O halde kadim bir soru tekrar gündeme getirilebilir: Filozof dünyaya müdahale etmeli midir? Etmese veya etmediğini iddia etse bile, ortaya konulan düşünceler, tarihin herhangi bir kesitinde etki yaratacaktır. Dolayısıyla filozof, felsefesinde kendisinin biz özne olduğunu varsaymaksızın, saf bir gözlemci olduğunu dile getirse dahi, felsefesinin bizzat kendisi mutlaka özne konumuna geçer, veya bu felsefeyi takip edenlerce geçirilir. Kaldı ki, bir felsefenin ilanı, onun kaçınılmaz olarak az veya çok bir etki yaratacağını beklemekle yetinerek, bunun temelde bir Yöntembilim’de ele alınması gerektiğini belirtmekle yetiniyorum. Kaldı ki bu etkilerin genel toplamını, toplumlara dinamizmini veren temel unsurlardan biri olarak göstermek gereklidir. Böylelikle felsefe, özellikle ampirik ve pragmatik içerikli bilimsel çalışmalarda “gereksiz” gibi gösterildiği durumlar bir yana bırakılacak olursa, bilimsel bilginin bizatihi kendisinin analitik ve sentetik dizgesinin aşkınsal kodlarının nesnel dünyadaki kaynaklarını ve nesnel dünyadaki etkilerini ifşa ve ifade etmeye yönelen bir bilimsel çalışmada gereklilik halini almış olacaktır. Sonuç olarak, dikkatli bir okuyucunun gözünden kaçmamıştır ki, içinde yaşadığımız dünyadan hoşnut olmanın mümkün olmamasıyla birlikte, bilim algısındaki kaymalar ve felsefenin maruz kaldığı horlama ve ihmalle birlikte, siyasal iktisat teriminin geçirdiği dejenerasyon ve ideoloji yükünden dolayı, toplumsal analizlerin kapsamının giderek daralmasının bir formu olarak, dünyanın tek biçimli ve katlanılması gereken bir düzeninin olduğu, ve bilimsel çalışmaların yalnızca sayısal verilerin sonuçlarına dayandırılıyor olmasının yarattığı genel eleştirel düşünce bu çalışmanın ruhunu oluşturmaktadır.

Arka Kapaktan
Arka Kapak Takdimi...

​Tarih, olgu ve olayların basit bir nedensellik zinciri değildir ve insan bilincinin bir algılama, yorumlama ve nedenselleştirme tasarımıdır. Bilinç, dış dünya ile birlikte insan olmanın aşkın ve içkin tanımlayıcılarından oluşan karmaşık matristir ve bu tasarımı tayin eder. Tarih tasarımlarındaki genel etkinin, “egemenler” tarafından oluşturulduğu ve tarihte tekerrür eden tek hususun da bu olduğu tarih felsefesi tarafından algılanır. Toplumun yapılanma tarzı üzerindeki “egemen” etkisi, gücün paylaşımını da belirler. Gücün paylaşımıyla tanımlanan her toplumsal düzen, bir tasarımdan ibarettir ve doğal değildir. Doğal olmayan bu tasarım, bileşenlerini, kendi varlığını temin ve tasdik için güdüler, zorlar ve bilinçlerine sızmaya ve yerleşmeye girişir. Kapitalizm de, kendi geçmişi ve geleceği için teori ve pratik içeren bir tarih inşa ederek bilinçlere sızar ve anahtar kavramı da artık “büyüme”dir. Tüm iktisat politikaları bu merkezi kavrama odaklanır.Siyasal iktisadı, bir tarih felsefesi üzerinden düşünen ve bu içerikle olguları ele alan bir bilim alanı olarak tanımlayan bu kitap için kilit kavramları içeren yukarıdaki pasaj, şunu ima eder. Tarihin herhangi bir kesitinin egemen politik ve ekonomik düşünceleri, doğaları gereği kendilerini “mutlak” ilan etmeye ve bunu bir tarihsel süreklilik içinde kanıtlamaya koyulur. Siyasal iktisat, tarihin kesitlerden oluştuğunu ve bugünün de tarihin yalnızca bir kesiti olduğunu ve geleceğin mutlak belirsizliğini salık verir. Her tasarımlanmış toplumsal düzende olduğu ve olacağı gibi, kendisinin dünyayı daha iyi yapacağını ileri sürmesinin, tasarımlamaların gelen karakteri olduğunun ifşası siyasal iktisadın temel araştırma alanıdır. O halde kapitalist bir toplumda tarih bilinci, geçmişi ekonomik büyüme üzerine kurduğu gibi gelecek için de ekonomik büyümeyi evrensel amaca dönüştürür. Bunu görebilmek, tarihin ve iktisadın saf bilgisini arayan siyasal iktisada düşer.

Linkler

Ve diğer bütün internet kitapçılarıyla birlikte, Seçkin kitabevlerinde

 
 

 

© 2014 by Wedding Venue. Proudly created with Wix.com

Kadıköy - İstanbul

Follow us

  • facebook-square
  • Twitter Square
  • google-plus-square
bottom of page